• Cum. Nis 26th, 2024

Denizcilik terimlerinden “kabasorta arma” kelimesinin anlamı, ne demek olduğunu bu yazımızda öğrenebilir, kabasorta arma kelimesi ile ilgili açıklamaları okuyabilirsiniz.
KABASORTA ARMA (SEREN ARMA): Ana itici gücü oluşturan yelkenlerin, direğe dik açı yapan serenlere çekildiği yelken düzenlemesine “kabasorta arma” adı verilir.
Arkadan gelen rüzgârdan yararlanmak için kısa bir direğe bağlanan dört köşeli bir yelkenden türemiş olan bu arma bilinen en eski armadır. Serenleri baş-kıç doğrultusuna göre belli bir açı yapacak şekilde çevirerek, seren armalı bir teknenin rüzgâra doğru gitmesini sağlayan keşfin İskandinav tekneleri tarafından 10. yüzyılda kullanıldığı söylense de, bu keşfin 6. yüzyılda junk teknelerde kullanılmış olması daha muhtemeldir. Bu keşif ve tekne yapımındaki hızlı artış kısa sürede bu armanın kalitesini arttırmıştır. Teknelerin büyümesi ile armaya, hepsi başlangıçta bir yelken taşıyan önce ikinci daha sonra ise üçüncü bir direk eklenmiştir. Gövdenin iyice uzaması ile birlikte önce direkler gabya çubukları ile, yelken alanı da gabya yelkenleri ile büyütülmüş, daha sonra ise bunları babafingo çubuğu ve yelkeni takip etmiştir. Farklı yerel özellikler ise farklı tipte birçok kabasorta armalı tekne doğmasına yol açmıştır.
15. ve 16. yüzyılda genel bir seren arma, her birinde üç seren yelken (alt seren yelkenleri, gabya, ve babafingo yelkenleri) olan üç direkten, civadra altında taşınan dört köşe bir yelken (açavela) ve mizana direğinde taşınan ek bir Latin veya gönderi yelkenden oluşuyordu.
Seren armada velena yelkenlerinin kullanılmaya başlanması 17. yüzyıl ortalarında, civadra altındaki dört köşe yelkenin (açavela yelkeni) bir flokla değiştirilmesi ise ancak 50 yıl sonra olmuştur. Gemi arması olarak bilinen (seren arma), tüm direklerde dört köşe yelkenlerin bulunduğu arma ise 18. yüzyıl sonlarına kadar en yaygın arma olarak kalmıştır. Ancak 19. yüzyılda dünya ticaretinin iyice artması ve yelkenli teknelerin daha çok yük taşıma amacı ile iyice büyümeleriyle, sübye armanın da özelliklerini taşıyan yeni yelken planları dizayn edilmeye başlanmıştır. Bunlar üç direkli tekneler için barko, daha büyük üç direkliler için barkobes tiya, ve iki direkli tekneler için de brik veya brigantindir. Bunlar genel gemi arması kadar etkilidirler, hatta mizana direğindeki seren yelkenlerinin yan yelkenler ile değiştirilmesi ile daha az ekibe ihtiyaç duyduklarından, ticari anlamda daha da iyidirler.
19. yüzyılda yaşanan başka bir gelişme ise teknelerin süratini oldukça arttıran ince, uzun gövde dizaynı olmuştur. Bu yüzyılın başlarında çok yük taşıyabilen, büyük gövde dizaynı ile, daha hızlı ancak daha az yük kapasiteli gövde dizaynı arasında büyük bir çekişme vardı. Dünyanın büyük bölümünde fazla yük kapasiteli, geniş ve derin gövdeli tekneler tercih edilirken, ABD’de çok süratli uzun ve ince gövdeli tekneler inşa edildi. Daha sonraları, süratli bir şekilde ulaşması gereken, çay, pamuk gibi kargolar göz önüne alınarak, Avrupa’da da bu tip tekneler inşa edilmiştir.
Seren armadaki son gelişme 20. yüzyıl sonlarında, yelkenli gemilerin kullanıldığı son ticari güzergâh olan Horn Burnu etrafından yapılan Şili nitratı ticaretinden daha fazla avantaj sağlayabilmek için yaşanmıştır. Dünyanın tüm bölgelerinde buharlı gemiler deniz ticaretini ele geçirmişken, bu eksikliği ve zor deniz şartları ile baş edemeyen makinalar, yelkenli teknelerin 1914’te Panama Kanalı’nın açılmasına kadar kullanımda kalmalarına yol açmıştır. Başlangıçta Fransa, İngiltere, İspanya ve Finlandiya’da inşa edilen üç direkli barkolarla yapılan bu ticaret, nitrata olan talebin gitgide artması ile dört ve beş direkli büyük yelkenlilerin inşasına ve kullanımına yol açmıştır. Uygun bir rüzgârda bu beş direkli tekneler, her direkte altı seren yelkeni, dört flok, sekiz velena yelkeni ve bir randa yelkeni açarlardı. Gücün ve güzelliğin temsilcisi olan bu büyük yelkenlilerin çoğu ünlü ‘Uçan P’ firması için Almanya’da inşa edilmişlerdir.
Tüm seren armalı teknelerde belli sayıda yan yelken bulunsa da, teknenin tipini belirlemedeki ana kriter, itici gücü sağlayan yelkenlerdir. Bu yelkenlerin serenlere bağlı olduğu arma, yan yelken sayısından bağımsız olarak seren arma olarak adlandırılırken, ana itici gücü sağlayan yelkenlerin orsa yakalarından gerildiği armalar sübye arma olarak adlandırılır. Barko, barkobestiya ve brik gibi her iki tür yelkenin de kullanıldığı tekneler, yan yelken sayısı bazen seren yelken sayısını geçecek kadar çok olsa da, seren armalı olarak kabul edilirler.
Yelkenlerin orsa yakalarından direğe gerildiği veya istralyalara çekildiği, floklar ve velena yelkenleri dışında, alt kısımlarının bumbayla veya giz yelkeninde olduğu gibi üst kısımlarının gizle gerildiği armalara sübye arma denir. Bazı durumlarda giz ve bumba yerine tek bir çubuk kullanılır.
Doğuda daha önceleri kullanıldığı iddia edilse de, sübye arma ilk kez 1420’lerde Hollandalı’lar tarafından kullanılmıştır. Doğuda kullanılan büyük bir ihtimalle, üst köşesinden direğe belli bir açı yapan bir çubuk ile gerilen, seren yelkenden türemiş, Latin yelkendir. Sadece Avrupa göz önüne alınacak olursa, en eski sübye armanın, bir çubukla gerilmiş do köşeli bir ana yelken ve daha i bir balans sağlayıp, teknenin İm yatmasını engellemek için ön ıstralyaya çekilmiş üçgen bir yelkenden oluştuğu söylenebilir.
İlk örnekleri, 1523 yılında yapılan bir Hollanda teknesi resminde görülen bumba ve gizin ortaya çıkışı ise ancak bir yüzyıl sonradır. Bunlar büyük bir ihtimalle, zamanla büyüyen teknelerde ortaya çıkan daha büyük ve sağlam çubuk ihtiyacından doğmuşlardır. Büyük ve masif bir çubuk yerine, daha hafif iki çubuk kullanmak hem ağırlık açısından bir avantaj sağlamış hem de rüzgâra karşı yapılan seyirlerde yelkenin performansını büyük ölçüde arttırmıştır.
Daha sonraki iki üç yüzyıl boyunca değişik bölgelerdeki lokal gelişmeler birçok farklı tekne ve arma tipinin doğmasına yol açmıştır. Sığ suların çok olduğu İngiltere ve Hollanda’da sabit omurga yerine hareketli omurgalı tekneler gelişirken, sabit ve kuvvetli rüzgârların estiği Akdeniz’de Latin yelkenli, Amerika’da ise ana direk yerine ön kısımda büyük yelken alanları taşıyan tekneler gelişmiştir. Özellikle Avrupa’da, genel olarak görülen sübye arma bir giz ve bumba ile gerilmiş köşeli bir ana yelken, üçgen velcna yelkeni, civadra üzerine gerili bir flok, ve mizana direği üzerine çekili genelde ufak bir dört köşe yelkenden oluşur.
Sübye armadaki ikinci gelişme ise yelkenli teknelerin ticari amaçlı kullanımlarını kaybetmeleri ve yatçılığın bir spor olarak gelişmeye başlaması ile olmuştur. 1850’lerde başlayan bu dönem, yelkenli ticaret gemilerinin yerlerini tamamen buharlı teknelere bıraktıkları, ve yatçılığın iyice popüler olmaya başladığı yüzyıl sonlarına kadar sürmüştür. Yüksek süratlere ulaşabilmek amacıyla, daha yüksek bir yelken için giz yukarı doğru, daha fazla flok basabilmek için civadra ve daha büyük bir ana yelken elde etmek için de bumba uzatılmıştır. Sübye armadaki en büyük gelişim ise, ilk olarak 19. yüzyıl başlarında Batı Hint Okyanusu’nda kullanılmaya başlanan ve 1. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’ya gelen Bermuda armasıdır. Günümüzde en çok kullanılan arma olan bu arma, son 20 yılda aerodinamik temellere dayanarak, daha ufak yelken alanı ile daha çok güç yaratacak şekilde geliştirilmiştir.
Bu aerodinamik gelişmenin en önemli etkisi, yelken üzerindeki itme gücünün öne alınmasıdır.
Bu ise ana yelkenin alt kısmının kısaltılıp, tüm yelkenin daha dar ve uzun hale getirilmesi ve flokun orsa yakasının uzatılıp, ıskota yakasının direğin arkasına getirilerek, büyültülmesi ile mümkün olmuştur. Flokun bu şekilde büyültülmesi aynı zamanda, ana yelken ile flok arasında bir hava akımı yaratarak, ana yelken orsa yakasının rüzgâr altındaki vakumu artırıp, rüzgâra yakın seyirlerde ana yelkende daha çok güç oluşmasını sağlamıştır.
Günümüzdeki gezi ve yarış yatlarının çoğu, yüzyıllar boyunca gelişmiş bu armaları kullanmaktadırlar. Freedom arma olarak bilinen yeni tip bir arma ise tüm teknenin kokpitten bir kişi tarafından yönetilebilmesi için tasarlanmıştır. Bu arma, genelde arkadaki öndekinden daha kısa olan iki direk ve bunlar üzerinde birer üçgen yelkenden oluşur. Direğin üzerine sarılan bu yelkenler bumba yerine, hafif eliptik formda, yelkenin iki yanından uzanan iki parçadan oluşan bir çubuk ile gerilirler. Yelkenlerin alt kısmı herhangi bir yere tutturulmamıştır ve iskotalar alışılmış şekilde donatılmışlardır. Bu tip arma bazı rating kurallarında uygulansa da, Uluslararası Açıkdeniz Rating Kurallarında (RATÎNG) yasaklanmıştır.

Bir yanıt yazın

Translate »