• Cum. Nis 19th, 2024

Dıştan takma motorlar, taşınabilir, çoğunlukla benzinli ve bir teknenin aynalığına dıştan takılabilen motorlardır. Motor, pervane, dümen ve bazen yakıt tankı hep bir arada olur. 1800’lü yılların sonlarından itibaren teknelerde kullanılan bu motorlar hakkında genişçe bir bilgiyi bu yazımızda okuyabilirsiniz.
İlk dıştan takma motorun ne zaman yapıldığına dair bir kayıt yoktur. Bununla beraber, 1891’de İsveç’teki Vulcan firmasının aynalığa takılmak üzere motorlar üretmekte olduğunu biliyoruz. Alman Gotıfried Daimler tarafından tasarlanmış bir dıştan takma motor 1893’te Chicago Dünya Fuarı’nda sergilemiş, onu 1895’te İngiliz Watamola firmasının yaptığı motor takip etmiştir. İlk Amerikan yapımı motor 1896’da ortaya çıkmış, ancak, benzin veya gaz yağı kullanan bu araç tekneciler tarafından pek tutulmamıştı. Tüm bu motorlarda aynalıktan suya doğru eğik giden uzun şaftlar kullanılmaktaydı.
dıştan takma motorlar
New Yorklu gemi inşa mühendisi Dave Gerr, gerçekten dıştan takma denebilecek bir motorun, 1906’da, o sıralar yakınlarda bir kazan fabrikası İşletmekle olan George Thrall’ın yardımıyla, Michigan Spruce Harbor’dan Cameron B. Waterman tarafından yapılmış olmasının büyük bir olasılık olduğunu söylemekledir. Waterman’ın getirdiği yenilik, motorun şaftını dik yapıp aşağıda pervaneyi arkaya doğru dik açıyla bağlamaktı. Başarılı olan Waterman’ın Porto’su tek silindirli. 2 bg (hp) üreten 18 kg. ağırlığında bir motordu ve satış rakamı 1917’de 30.000’lere yaklaşıyordu.
Waterman’dan sonra ortaya çıkan bir başka öncüyse, adını bugün hala dıştan takma motorların üzerinde gördüğümüz Ole Evinrude’du. O ve Waterman ilk zamanlardaki düşey volanlar yerine yatay volanları kullanmışlar ve bu şekilde bildiğimiz çağdaş dıştan takma motorlar dünyaya gelmişti.
Geçtiğimiz yıllara kadar neredeyse tüm dıştan takmalar iki zamanlı motorlardı; basit, derli toplu, göreceli olarak ucuz ve iyi bir güç/ağırlık oranına sahip motorlar oluyorlardı. İki zamanlı motorlardaki sorun, emiş ve egzoz subaplarının aynı anda kısmen açık olması, o yüzden de bir miktar yanmamış yağ yakıt karışımının suya karışmasıydı. İki zamanlı motorların bu şekilde çevre kirliliğine neden olmalarından dolayı, federal ve merkezi hükümetler tarafından üretici şirketlerden önleyici önlemler almalarını istenmiştir.
Bu yüzden dıştan takmalardaki bir sonraki devrim, daha temiz ve verimli yanmayı sağlamak üzere mühendisliklerinde yapılacaktır. Üreticiler bu konuda her birinin artı ve eksileri olan farklı yollar izlemektedir.
Dört zamanlı motorlarla geleneksel iki zamanlılardan çok daha az yakıt tüketilmekte; yanma temiz ve sessiz gerçekleşmektedir. Buna karşılık dört sübap bulunduğundan, motorlar ağır ve karmaşık hale gelir, satın alma ve bakım daha pahalıya mal olur.
Yakıt enjeksiyonlu iki zamanlılar, yakıt karışımında daha az yağ kullanır ve suda daha az kirliliğe neden olurlar, ancak geleneksel iki zamanlılara göre daha karmaşıktırlar. Ayrıca, egzoz gazlarındaki kirlilikte de pek bir değişme olmaz.
En son iyileştirmelerle üretilmiş yakıt enjeksiyonlu iki zamanlılar, çok az kirliliğe neden olarak yakıtı ekonomik kullanır ve az gürültü çıkarırlar, ayrıca derli toplu motorlar da olurlar. Her ne kadar bazıları istenildiği kadar güvenilir değilse de (zaman ve kullanım sonucu edinilecek deneyimle bu durumun düzeltileceğini düşünsek bile), yine de benzer şekilde geleneksellere göre daha pahalı ve karmaşık araçlardır. Buna ülkemizde de oldukça yaygın kullanılan Evinrude e-tec modelleri iyi birer örnektir..

Bir yanıt yazın

Translate »